Metin KÜLÜNK

İçinde bulunduğumuz yüzyılda ne petrol ne doğalgaz ne de nükleer enerji için bir savaş daha olmayabilir. Ancak SU ve GIDA gibi kaynakların "jeopolitik" kavramını tanımlamada merkeze oturacağını görmek gerekiyor.2020 yılı salgın bir hastalıkla geçip giderken 2021 için kuraklık ve gıda arz güvenliğinde artan riskler konuşulmaktadır. Kirlilik, bilinçsiz tarımsal sulama ve nüfus artışı, bugün 80 ülkenin su sıkıntısı yaşadığı bir dünya meydana getirmiştir.

Türkiye'nin de içinde bulunduğu "Su Azlığı Çeken Ülkeler" kategorisinde, hem içme suyu hem de tarımsal sulamada orta-yüksek risk grubunda yer almaktayız. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'ne göre; 2024-2050 döneminde en çok risk taşıyan ilk 15 ülke arasındayız.Su, dünyada kıtlığı çekildiğinde insanlığı kısa bir sürede felakete götürebilecek en kritik kaynaktır. Hem doğal afet hem de büyük devletlerin yeni savaş nedenleri arasında yer alacaktır. Petrol olmadan büyük kitleler yaşamını sürdürebilirler ancak susuzluktan kimse kaçamaz.

Yakın gelecek, küresel emperyalizmin oyununu bu iki stratejik kaynağa, yanı SU ve GIDA'ya göre yeniden kuracağı bir noktaya gidecektir. Su savaşları ve gıda savaşları, hem ekonomik hem de askeri alanda kendisini gösterebilir. Tıpkı petrol savaşlarında olduğu gibi.O nedenle, su ve gıda konusunda ekilebilir arazilerimizin verimi artırmak ve bu topraklarda elimizdeki kaynaklardan en verimli şekilde faydalanmak zorundayız. Çünkü SU ve GIDA ne petrole ne doğalgaza ne de nükleere benzemez.Su ve Gıda'da yaşanacak bir küresel kıtlıkta, kitlesel göçlerin batısı doğusu kalmayacak, su nerede ise insanlar oraya yığılacaklardır. Elbette ülkeler kendilerini korumaya almak isteyeceklerdir. İşte bu büyük bir kaos ve açlık oyunudur.21.Yüzyılın yeni savaş sebebi, yeni göç sebebi ve doğunun batının kuzeyin ve güneyin bir öneminin kalmadığı küresel insan hareketi, SU ve GIDA kıtlığı kaynaklı olabilir. Bunun farkında olarak jeopolitik tanımını güncellemek zorundayız.